22 Haziran 2013 Cumartesi

TÜRKİYE' NİN DE BİR TARZI OLMALI


Hepimiz biliriz Avrupa'nın kendine has bir mimarisi vardır. Şu anda Zürih'teyim ve şehrin bu kendine has havası ve mimarisi çok hoşuma gitti. Başkent olmasına rağmen aşırı yüksek binalar şehri gölgelememiş, şehir planı muntazam bir şekilde yapılmış. Keşke İstanbul da plazalardan, çok yüksek katlı binalardan kurtulabilse Eminönüne gittiğimizde yaşadığımız tarihi mimariyi Leventte de görebilsek. Tamam tarihi olmasın ama en azından bir şehir planımız olsun. İstanbul kadar güzel bir şehri cam binaların hakimiyetine bırakmayalım. Tabi ki sadece İstanbul değil neredeyse Türkiye' nin tüm şehirleri için aynı durum söz konusu. Nasıl ki her birimizin bir karakteri var şehirlerimizin de olmalı. Gelişen Türkiye için bizi yansıtacak gelişmiş şehir planları uygulamalıyız. Ancak bu şekilde güzel ülkemizi daha da güzelleştirebilir her şehrimize bir kimlik kazandırabiliriz. 




15 Haziran 2013 Cumartesi

ÖĞRENCİLERİN BİTMEYEN ÇİLESİ


Ne zor iş şu öğrencilik uykusuz geceler, kitaplara gömülmeler neler neler... Üstelik çalıştığımız şeylerin sınavdan sonra aklımızda kalmaması da ayrı bir komedi madem aklımızda kalmayacak niye bu kadar uğraşıyoruz ki. 

Geçen aylarda bir hocamız analitik düşünemediğimizden şikayet etmişti  ama analitik düşündürecek bir ders de işlemedi. Peki nasıl olacak nasıl analitik düşünmeyi öğreneceğiz? Üniversitede de bunu öğrenemeyeceksek nerede öğreneceğiz ya da bu konuda tek suçlu biz miyiz? Öylesine mantıksız bir eğitim sistemimiz var ki kökten uca hatalarla ve eksiklerle dolu. Hep diyoruz örneğimiz batı diye hayır neden batıya bu kadar özeniyoruz o da ayrı bir mesele ama örnek almayı bile beceremiyoruz. Bugün Avrupa' daki bir çocuk element simgelerini, matematik formüllerini ezberlemek zorunda değil. Bizse ezber ezber ezberle okulu bitiyoruz sonra da neden yeterince kaliteli bir eğitim sistemimiz yok diyoruz. Beynimizi gereksiz yere bu kadar doldurursak onu yeterince verimli kullanamayız elbette. Hadi onu da geçelim zorlarsak yaparız diyelim ama bu kez de karşımızda sürekli değişen bir eğitim sistemi var. Gelecek yıl kppsye girecek biri olarak en bğyğk korkularımdan biri sınav sisteminin tekrar değişmesi. Lütfen yeter artık iyice düşünün taşının, uzun vadeli planlar yapın daha sonra uygulamaya koyun. Türkiye'nin yorulmuş, bıkmış değil umutlu ve azimli gençlere ihtiyacı var. Unutmayalım ki vatanını en çok seven ona en çok hizmet edendir. 



14 Haziran 2013 Cuma

SANAT İLE SİYASETİN BULUŞMASI



Sanat ile siyasetin birlikte hareket etmesi bizim için çok da alışılmış bir şey değil aslında. Geçmişe baktığımızda sanatçıların seçimlerde aday olması dışında siyasette çok da etkin olduğunu söyleyemeyiz. Ancak günümüzde bir eksen kayması yaşanıyor. Ak Parti iktidarı toplumun genelini ilgilendiren konulara sanatçıları da dahil etmekte ve onların fikirlerini de almakta. Daha  önce Kürt açılımı gibi konularda sanatçılarla görüşen Erdoğan, şimdi de gezi parkı olayları kapsamında sanatçılarla görüştü. Görünürde oldukça olumlu bir toplantı olmuş ve sanatçılar görüşmeden memnun kalmışlar. Erdoğan'ın toplumsal konulara sanatçıları dahil etmesi ve onların fikirlerini almasına bir halkla ilişkiler perspektifinden baktığımızda izlenen stratejinin doğru olduğunu söylemek istiyorum. Türkiye çok geç farketmiş olsa da sanatçılar toplumu yönlendirme oldukça etkilidir. Bugün birçok sanatçının sosyal medyada milyonlarca takipçisi var  bu da demek ki onların herhangi bir konudaki görüşü aynı anda milyonlara ulaşıyor. İşin medya kısmına hiç değinmiyorum bile.

3 Haziran 2013 Pazartesi

ÇEVRE Mİ KORUNDU ÇEVREDEKİLERE ZARAR MI VERİLDİ BELLİ DEĞİL!


Çevreyi koruduk mu çevreye zarar vermek  isteyenlere yardım mı ettik belli değil. Tamam ağaçlarımız kesilmesin avm çılgınlığına yenisi eklenmesin ama bunu yapalım derken neden etrafa zarar veriliyor? Neden kaldırım taşları sökülüyor? Neden çevredeki esnafın camları kırılıyor? Onların suçu nedir? Hepsini geçtim siz kardeşlikten bahsedenler Aponun bayrağını açanların yanında nasıl yürüdünüz? Hala çevreye zarar verenlere sesleniyorum Türkiye bir günde bir milyar dolar kaybetti, yatırımcıların gözü korktu, güya çevrecisiniz çevreyi kirlettiniz mutlu musunuz? Peki medyanın yaptığına ne demeli ya hükümet yanlısı ya da bölücü yanlısı haberler. Nerde kaldı medya etiği? Böylesine ülkesine düşman böylesine yandaş bir medya dünyanın hiç bir yerinde yok sanırım. Yeter artık güzel ülkemin güzelliklerini bozmayın, kışkırtıcıların,ülkemiz üzerinde kötü niyeti olanların oyunlarına gelmeyin. Umarım artık hükümet de bir adım atar böyle kriz yönetimi olmaz. Camilere ayakkabılarıyla girip orda içki içen camiyi çöplüğe çevirenlere ise diyebileceğim tek şey, YAZIKLAR OLSUN!
Bakın aslı çevreciler, çevreci örgütlerin başkanları ne diyor:
Çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği Genel Başkanı Mustafa Göktaş: Bu olaya destek vermemizdeki amaç şuydu; yeşilin, bitki örtüsünün korunması ve orada mümkünse daha fazla yeşil alana sahip olunması. Biz Taksim'e 17 otobüsle gittik. Kimsenin elinde ne taş vardı ne sopa vardı. Açıklamamızı yapıp geri geldik. Devlete karşı taş atacak, silah çekecek kişilerin yanında yer almayız. Yaşananlar bizi üzüyor. Hoşgörüyü herkesin göstermesi lazım, hükümetin de çevreci grupların da. Hükümetten hıncını almak isteyen baltayı alıp çıktı. Olay çevresel bir eylemden çıktı. İstanbul hepimizin, kimsenin zarar vermeye hakkı yok.
Çevre Dostları Derneği Başkanı Ülker Durukan: Ben bir çevreci olarak parktan yanayım. Yeşilin korunmasını isterim. Ama olaylar çevre boyutunu aştı. Biz Florya ormanlarına da sahip çıktık, Yenimahalle fidanlığına, Ataköy'deki yeşil alanlara da sahip çıktık ve binlerce ağaç diktik. İşin çevre boyutu böyle yürür. Biz Taksim'de de AVM'ye karşıyız. Ancak olay çevre olayı değil. Çığırından çıktı bu durum. Olaylar ağaç söküldüğü için değil.